Geri dönün

Prostat Kanseri

Menü yükleniyor...

Prostat Kanseri Nedir?

Prostat; Prostat erkek üreme sisteminde bulunan bir bez olup, mesanenin hemen altında ve rektumun (kalın bağırsağın anüse yakın kısmı ) önünde bulunur ve idrarın mesaneden boşaltılmasını sağlayan idrar yolunun bir kısmını çevreler. Prostat bezi, üreme faaliyetleri için gerekli olan çeşitli salgıları ve meninin bir parçasını oluşturan sıvıyı üretir. Erkek cinsiyet hormonu olan testosteron, prostat bezinin gelişimi ve fonksiyonlarının sürekliliğinde önemli bir rol oynar. Erkeklerde genç yaşta bir ceviz büyüklüğünde olan bu bez, yaş ile birlikte daha büyük boyutlara ulaşabilir.

Prostat kanseri, prostat bezindeki anormal hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüdüğünde ortaya çıkan bir hastalıktır.

Büyümüş bir prostat bezi, mesaneyi veya üretrayı (idrarın mesaneden salınmasını sağlayan kanal) baskılayabilir veya tıkayabilir. Aynı zamanda idrara çıkma ve cinsel işlevle ilgili sorunlara neden olabilir.  İyi huylu (benign) prostat hiperplezi (BPH) , prostat kanseri belirtilerine benzerlik gösterebilmesine rağmen, prostat kanseri kontrolsüz büyüme ve çoğalma kabiliyeti olan kanser hücrelerin varlığı ile ortaya çıkar. Kanser hücreleri, prostatın sadece bir kısmında gelişebileceği gibi ilerlemiş kanser hastalığında, vücudun diğer bölgelerine de yayılarak ikincil kanseri (metastaz) oluşturabilir.

Erkeklerde ise Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa’nın Batısı, Avustralya ve Afrika bölgelerinde prostat kanseri ilk sırada yer almakta iken; Türkiye’nin de içinde yer aldığı Asya ve Doğu Avrupa bölgelerinde ise erkeklerde en sık görülen ilk beş kanser türünün sıklığı incelendiğinde prostat kanseri ikinci sırada yer almaktadır.

Prostat Kanseri Türleri

Prostat kanseri türleri bu bilgilendirmede bulunması gerekir mi? Uzman hekime sorulması gerekiyor. Diğer dernek sayfalarında ve ya hastane bilgilendirme sayfalarında bu bilgilendirme yer almamaktadır

Hemen hemen tüm prostat kanserleri: Prostat bezini kaplayan hücrelerde gelişir - bu kanser türüne adenokarsinom denir.

Prostattaki diğer hücre türleri de prostat kanserine dönüşebilir. Bu kanserler şöyle adlandırılır:

  • sarkomalar
  • küçük hücreli akciğer kanseri (karcinomas)
  • nöroendokrin tümörler veya geçiş hücreli akciğer kanserleri

Bu kanserlerin hepsi son derece nadirdir.

Risk faktörleri 

Prostat kanserinin nedenlerine yönelik yapılan araştırmalar, çeşitli risk faktörlerini belirlemiştir. Bunlar arasında yaş, etnik köken, genetik faktörler ve aile öyküsü gibi faktörler önemlidir. Ancak, diğer kanser türleriyle karşılaştırıldığında, prostat kanseri için risk faktörleri konusunda daha az veri bulunmaktadır. İşte prostat kanseri için bilinen bazı önemli risk faktörleri: 

  • Yaş: Yaş ilerledikçe prostat kanseri riski artar. Genellikle 50 yaşından sonra risk belirgin bir şekilde artar.
  • Etnik köken: Siyah ırk kökenine sahip erkeklerin prostat kanseri geliştirme olasılığı beyazlara kıyasla daha yüksektir.
  • Genetik faktörler: Ailesel geçmişinde prostat kanseri olan bireylerde risk artar. Özellikle birinci derece akrabalarda prostat kanseri öyküsü olan kişilerde risk daha yüksektir.
  • Obezite: Obezite, prostat kanseri riskini artırabilir. Yüksek vücut yağı oranıyla ilişkilidir.
  • Hareketsiz yaşam tarzı: Fiziksel olarak aktif olmamak veya düzenli egzersiz yapmamak prostat kanseri riskini artırabilir.
  • Beslenme alışkanlıkları: Doymuş hayvansal yağ ve kırmızı et tüketimi prostat kanseri riskini artırabilir. Ayrıca, sağlıksız beslenme alışkanlıklarıyla ilişkilendirilen obezite de riski artırabilir.
  • İnflamasyon ve enfeksiyonlar: Prostat iltihabı veya diğer enfeksiyonlar, prostat kanseri riskini artırabilir.
  • Hiperglisemi: Yüksek kan şekeri seviyeleri (hiperglisemi), prostat kanseri riskini artırabilir.
  • Çevresel faktörler: Kanserojen kimyasallara veya radyasyona maruz kalma, prostat kanseri riskini artırabilir.

Bu risk faktörleri prostat kanserinin gelişimi üzerinde etkili olabilir, ancak herhangi bir bireyin bu faktörlere sahip olması prostat kanseri geliştireceği anlamına gelmez. Önleyici sağlık önlemleri almak, düzenli tarama testleri yaptırmak ve sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yapmak prostat kanseri riskini azaltmada önemli rol almaktadır.

Prostat Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Prostat kanserinin en yaygın belirtileri şunlardır:

  • İdrarın zayıf akması, durup başlayan bir idrar akışı, acilen idrara çıkma ihtiyacı, idrar akışına başlamada zorluk veya mesanenin tamamen boşaltmamış gibi hissetme dâhil olmak üzere idrar yapma sorunları
  • İdrar yaparken ağrı veya yanma hissi
  • Sık idrara çıkma (özellikle geceleri)
  • İdrarda veya semende(meni) kan gözlenmesi
  • Ereksiyon sorunları
  • Cinsel ilişki sırasında ve boşalma anında ağrı veya yanma hissi
  • Sırt, kalça, pelvis veya göğüste ağrı hissetme
  • Bacaklarda veya ayaklarda zayıflık veya uyuşma hissi
  • Yorgunluk, nefes darlığı, baş dönmesi, hızlı kalp atışı veya soluk cilt.

Bu belirtiler sadece prostat kanserinde değil, birçok durumda ortaya çıkabilir. Eğer bu belirtilerden herhangi birine sahipseniz, doktorunuza danışın. Özellikle, idrarda kan görülmesi asla göz ardı edilmemelidir.

Prostat kanseri nasıl teşhis edilir?

Prostat kanseri belirtilerini araştırmak ve tanıyı doğrulamak için bir dizi test yapılabilir. En yaygın testlerden bazıları şunları içerir:

  • Fiziki muayene ve tıbbi geçmiş
  • Dijital rektal muayene (DRE) - doktorun eldivenli parmağı ile makat (rektum) duvarından prostat bezini hissetmek için yapılan muayene
  • Prostat tarafından üretilen bir protein olan prostata özgü antijeni (PSA) kontrol etmek için kan testi. PSA seviyesi prostat kanseri olan kişilerde normalden daha yüksek olabilir. Aynı zamanda kanser olmayan diğer prostat rahatsızlıkları olan kişilerde de yüksek seviyede olabilir. Bu sebeple PSA seviyesinin yüksekliği kanser olduğu anlamına gelmemekle birlikte, PSA seviyesinin düşüklüğü de kanseri olmadığını kanıtlamak için yetersiz kalabilir.
  • Transrektal ultrason – ses dalgalarını kullanan bir probun vücudun içindeki prostatın bir resmini oluşturmak için rektumdan görüntülenmesidir.
  • Manyetik rezonans görüntüleme (MRG), bir tür tıbbi radyolojik görüntüleme
  • Prostat Biyopsisi - mikroskop altında incelenmek üzere prostat bezinden küçük bir doku örneğinin alınmasıdır. Biyopsi sonuçları, tümörün prostat dışına yayılma olasılığını gösteren patolog tarafından 2 ila 10 arası bir puan olan Gleason skorunu içerir. Gleason skoru, kanser evresiyle aynı olmamakla birlikte, kanserin seyrini ifade eden, yayılma hızının belirlenmesinde kullanılır. Gleason skoru yüksek ise kanser hücrelerinin yayılma hızının da yüksek olduğunu ifade ederken düşük Gleason skoru ise kanser yayılma hızının düşük olmasını ifade eder. (1 puan yayılma hızı en düşük ve 10 puan yayılma hızı en yüksektir ). Gleason skorunun düşüklüğü ya da yüksekliği, doktorunuz tarafından prostat kanserinin evrelemesi ile birlikte değerlendirilmelidir.

Evreleme

Size prostat kanseri teşhisi konulursa, hastalığın evresini ve kanserin vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığını belirlemek için daha fazla test yaptırmanız gerekebilir. Hastalığın evresini bilmek, size yardımcı olan tıbbi ekibinizin sizin için en iyi tedaviyi planlamasına yardımcı olur.

Prostat kanseri TNM tekniği kullanılarak evreleme yapılır:

  • Tumor: Tümörün boyutu ve yaygınlığı
  • Node: Kanserin yakınındaki lenf düğümlerine (lenf nodu) yayılıp yayılmadığı
  • Metastasis: Kanserin vücuttaki diğer organlara veya dokulara yayılıp yayılmadığı (metastaz)

• Tanı anındaki Prostata Özgü Antijen (PSA) seviyesi: Prostat bezinde üretilen bir proteinin olan PSA seviyesi kan testi ile değerlendirilir. PSA değerinin yüksek olması prostat hastalıkların ve kanser riskinin göstergesidir. Prostatın iyi huylu tümörlerinde ve prostat büyümesi durumunda da PSA değeri yükselebilir. Öte yandan PSA değeri normal aralıklarda seyrederken, prostat kanseri gelişmesi de olasıdır. PSA değeri tek başına prostat kanseri teşhisinde yeterli değildir.

• Kanserin bu aşamadan sonra seyri ve nasıl ilerleyeceği ise prostat biyopsisinden çıkarılan Gleason skoru ile değerlendirilir.

Prostat kanserinin evreleri şunlardır:

  • Evre I: Prostat kanserinin erken evresi sayılan bu evrede, tümör prostat dışına yayılmamıştır. Tümör küçüktür ve dijital rektal muayene sırasında hissedilebilir veya hissedilmeyebilir ya da tıbbi görüntüleme testleriyle görülebilir. Eğer testlerde görülebiliyorsa tümör prostatın yarısında veya daha azında ve sadece bir tarafında yer alabilir. Gleason skoru 6 veya daha az ve PSA seviyesi yüksekliği bulunmayabilir.
  • Evre IIA: Tümör prostat dışına yayılmamıştır. Gleason skoru 6 ve altında olabilir ama PSA seviyesi 10 ile 20 arasında veya Gleason skoru 7 ve PSA seviyesi 20'nin altında olabilir. Tümör prostatın yarısından fazlasında olabilir.
  • Evre IIB: Tümör prostat dışına yayılmamıştır. Tümör küçüktür ve dijital rektal muayene sırasında hissedilmeyebilir aynı zamanda tıbbi görüntüleme testlerinde de görülmeyebilir. Buna rağmen biyopsi sonucu sonrası Gleason skoru 8 veya daha yüksek çıkması ya da PSA seviyesinin 20 veya daha yüksek çıkabilmektedir. Tümör tıbbi görüntüleme testleri ile görülebiliyorsa prostatın her iki tarafındadır.
  • Evre III: Tümör prostatın dış tabakasının ötesine yayılmıştır. Örneğin seminal veziküllere (Sperma kesesi: Sperm sıvısını üreten iki bezeden biri) yayılmış olabilir, ancak yakındaki lenf düğümlerine kadar yayılmamış olabilir. Bu durumda PSA seviyesi ve Gleason skoru herhangi bir sayı olabilir.
  • Evre IV: Tümör, seminal veziküller(sperma kesesi), rektum veya mesane gibi yakındaki dokulara, yakınında bulunan lenf düğümlerine veya kemikler gibi vücudun uzak bölgelerine yayılmıştır. Bu durumda PSA seviyesi ve Gleason skoru herhangi bir sayı olabilir.

Prostat kanserinin evresini belirlemek için yapılan testler şunları içerebilir:

  • Transrektal ultrason
  • Biyopsi veya lenf düğümlerinin çıkarılması - mikroskop altında incelenmek üzere lenf düğümlerinden doku alınması 
  • Kemik taraması
  • Bilgisayarlı Tomografi taraması (BT),  Manyetik Rezonans görüntüleme (MRG) veya diğer tıbbi görüntülemeler

Tedavi Seçenekleri

Kanserli kişilerin tedavisi ve bakımı genellikle multidisipliner ekip   olarak adlandırılan hem tıbbi hem de yardımcı sağlık profesyonellerinden oluşan bir ekip tarafından sağlanır.

Prostat kanseri tedavisi şunlara bağlıdır:

  • Hastalığın evresi
  • Kanserin bulunduğu yer
  • Semptomların şiddeti
  • Genel sağlığınız ve beklentiniz

Tedavi yöntemi olarak aşağıdaki seçenekleri içerebilir:

Tedavi Yöntemleri

Prostat kanseri olan bazı kişiler için direkt olarak tedavi önerilmeyebilir.

Dikkatli bekleme

Semptomların gelişmesi veya değişmesi durumundan kaynaklı gözetim altında tutulabilirsiniz
- buna 'dikkatli bekleme' denir.

Eğer kemik ağrısı gibi semptomlar gelişirse, bu semptomları hafifletmek için sizin durumunuza uygun tedavi önerilecektir.

Aktif izlem

Düşük riskli, bölgesel prostat kanseriniz varsa, 'aktif gözetim' altında olabilirsiniz. Bunun nedeni, prostat kanserinin genellikle yavaş büyümesidir. Aynı zamanda bazı insanlar için prostat kanser tedavisinin yan etkileri potansiyel faydalarından daha fazla olabilir.

Muhtemelen PSA seviyenizi kontrol etmek için düzenli olarak kan testlerinizi, düzenli olarak dijital rektal muayenelerinizi ve muhtemelen ultrason veya biyopsileriniz yapılacaktır. Kanser büyümeye başlarsa veya kötüye gittiğine dair işaretler varsa o zaman tedaviye başlanabilir.

Cerrahi Tedavi - Ameliyat

Tümör prostatın dışına yayılmadıysa, prostatı ve seminal veziküller(sperma kesesi) dâhil olmak üzere çevre dokuların bir kısmını çıkarmak için ameliyat olabilirsiniz. Buna radikal prostatektomi (-ektomi: kesip çıkarma) denir.

Radikal prostatektominin 2 ana tipi vardır:

  • Retropubik prostatektomi - karnınızda bir kesi (kesik) yapılır ve prostat (ve muhtemelen yakınındaki lenf düğümleri) kesik yoluyla çıkarılır.
  • Perineal prostatektomi - anüs ve skrotum arasındaki deride bir kesi (kesik) yapılır ve prostat kesik yoluyla çıkarılır.

Prostatektomi açık (büyük bir kesiğin yapıldığı yerde) veya laparoskopik (birkaç küçük kesiğin yapıldığı 'anahtar deliği ameliyatı' da denir) olabilir. Robotik cerrahi, cerraha özel bir makinenin (robot) yardım ettiği bir laparoskopik cerrahi türüdür.

Ameliyattan sonra, siz iyileşirken mesanenizi boşaltmaya yardımcı olmak için penisinize bir sonda yerleştirilecektir. Bu yaklaşık 1 ila 2 hafta yerinde kalacak ve çıkarıldıktan sonra normal şekilde idrara çıkabileceksiniz.

Prostatın transüretral rezeksiyonu (TURP) adı verilen başka bir ameliyat türü, prostattaki dokunun bir kısmını çıkarmak için rezektoskop adı verilen bir ekipman kullanır. Rezektoskop penise yerleştirilir ve prostattan doku çıkarmak için ısı veya lazer kullanır. Bu tür ameliyatlar genellikle prostat kanseri için birincil tedavi olarak kullanılmaz, ancak belirtileri hafifletmek için veya radikal prostatektomi yapılamayan kişiler için kullanılabilir (Radikal prostatektomi; prostat bezinin tamamının çıkarılmasıdır).

Prostat kanseri ameliyatının olası yan etkileri şunlardır:

  • İdrar kaçırma (idrarın dışarı sızdığı veya idrara çıkmanızı kontrol edemediğiniz durum)
  • Erektil disfonksiyon (sertleşme bozukluğu) veya iktidarsızlık
  • Daha az yoğun orgazmlar
  • Kuru orgazmlar (prostat ve seminal veziküller çıkarıldığı için meni artık üretilmez)
  • Penisin kısalması
  • Lenf ödem.

Bazı yan etkiler zamanla iyileşir, ancak diğerleri ömür boyu sürebilir.

Prostat kanseri ameliyatı erektil disfonksiyon veya spermin artık penisten dışarı çıkamaması nedeniyle kısırlığa da yol açar, ancak meninin(spermin) diğer kısımları hala üretilebilir.

Radyoterapi (Işın Tedavisi)

Prostat kanseri tedavisi için radyoterapi sıkça kullanılan bir yöntemdir. Radyoterapi, yüksek enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerini öldürmeye veya büyümelerini durdurmaya çalışır. Prostat kanserinde radyoterapi genellikle iki ana şekilde uygulanır:

Radyoterapi prostat kanseri tedavisinde kullanılabilir. Bu şunlardan biri olabilir:

  • Dış ışın radyoterapisi (EBRT)**: Bu yöntemde, prostat kanserine odaklanmak için dışarıdan yüksek enerjili ışınlar kullanılır. Tedavi süresi genellikle birkaç hafta sürer ve hasta genellikle her gün kısa bir süre tedavi alır.
  • İnternal radyoterapi (brakiterapi)**: Bu yöntemde, küçük radyoaktif tanecikler veya kaynaklar doğrudan prostat dokusuna yerleştirilir. Bu, kanser hücrelerini doğrudan hedefler ve çevredeki sağlıklı dokulara daha az zarar verir. Brakiterapi genellikle EBRT ile birlikte veya tek başına kullanılabilir.

Radyoterapi, prostat kanseri tedavisinde cerrahi operasyonla birlikte veya tek başına kullanılabilir. Tedavinin seçimi, hastanın kanserin evresine, genel sağlık durumuna ve kişisel tercihlerine bağlı olabilir. Radyoterapi genellikle prostat kanserini kontrol altına almak ve semptomları hafifletmek için etkili bir seçenektir. Ancak, her tedavi gibi radyoterapinin de yan etkileri olabilir ve bu yan etkiler tedavinin şekline ve süresine bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, prostat kanseri tedavisi konusunda uzman bir sağlık ekibi ile karar vermek önemlidir.

Prostat kanseri tedavisinde kullanılan radyoterapinin yan etkileri ve komplikasyonları şunlar olabilir:

  • Üriner Problemler: Radyoterapi idrar yollarına zarar verebilir ve bu da idrar yapma sıkılığı, idrar kaçırma, idrar yapma sırasında ağrı veya yanma gibi sorunlara neden olabilir.
  • Rektal Problemler: Radyoterapi rektum dokusuna zarar verebilir ve bu da ishal, kabızlık, rektal kanama, rektal ağrı veya radyasyon proktiti gibi rektal sorunlara yol açabilir.
  • Cinsel Problemler: Radyoterapi cinsel işlevi etkileyebilir ve sertleşme sorunları (erektil disfonksiyon), orgazm zorlukları veya azalmış cinsel istek gibi cinsel problemlere neden olabilir.
  • Deri Tahrişi: Radyoterapi bölgesinde deri tahrişi meydana gelebilir, bu da ciltte kızarıklık, kabarcıklar, kaşıntı veya hassasiyet gibi belirtilere neden olabilir.
  • Kemik Problemleri: Nadiren, radyoterapi kemiklerde zayıflamaya veya kırılmaya neden olabilir.
  • Başka Kanser Riski: Radyoterapi uygulanan alanda, uzun vadede ikincil bir kanser gelişme riski olabilir, ancak bu risk genellikle düşüktür.

Bu yan etkiler ve komplikasyonlar her hastada farklılık gösterebilir ve tedavinin dozu, süresi ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Tedavi öncesi ve tedavi sırasında hasta doktorla bu potansiyel yan etkileri tartışmalı ve uygun şekilde yönetilmelidir. Özellikle ışın tedavisi sonrası izlem süreci önemlidir, çünkü bazı yan etkiler tedavinin sona ermesinden sonra bile ortaya çıkabilir veya devam edebilir.

Kriyocerrahi

Prostat kanseri bazen perineden prostata uzun iğnelerin sokulmasını içeren kriyocerrahi ile tedavi edilebilir. Sonrasında iğnelerin içinden çok soğuk gazlar geçirilerek prostat dondurulur ve kanser hücreleri yok edilir. Üretranın (dış idrar kanalı) donmasını önlemek için penisteki bir kateterden (sonda) ılık sıvı da geçirilir.

Kriyocerrahi genellikle prostat kanseri için ana tedavi olarak kullanılmaz, ancak radyoterapiden sonra veya kanser diğer tedavilerden sonra tekrar nüks ederse kullanılabilir.

Kriyoterapinin yan etkileri şunları içerebilir:

  • İdrar kaçırma (idrarın dışarı sızdığı veya idrara çıkmayı kontrol edemediğiniz durum)
  • Erektil disfonksiyon
  • Mesane ve rektum arasında fistül (tüp şeklindeki anormal bir bağlantı).

Hormon tedavisi

Prostat kanseri de dâhil olmak üzere bazı kanser türleri büyümek için belirli hormonlara ihtiyaç duyarlar. Vücuttaki bu hormonların seviyelerini azaltarak, kanser büyümesini yavaşlatabilir ve hatta küçültebilir.

Prostat kanseri hücreleri androjen (doğal cinsellik hormonu) adı verilen hormonları kullanır - androjen hormonuna bir örnek testosterondur. Prostat kanseri için hormon tedavisine androjen yoksunluğu tedavisi (ADT) de denir ve birkaç türü vardır:

  • Bir veya her iki testisin cerrahi olarak çıkarılması (orşiektomi). Testisler de androjen üretildiği için bu ameliyat bir tür hormon tedavisidir çünkü androjen seviyelerinin düşmesine neden olur.
  • Testislerin testosteron yapmasını engelleyen ilaçlar (luteinize edici hormon salgılayan hormon analogları olarak adlandırılır)
  • Vücudun farklı bölgelerinde androjen üretimini durduran ilaçlar (androjen sentezi inhibitörleri olarak adlandırılır)
  • Kanser hücrelerindeki androjen reseptörlerini bloke eden ilaçlar, böylece kanser hücreleri hormon alımı engellenir. (anti-androjenler olarak adlandırılır).

Hormon tedavisinin yaygın yan etkilerinden bazıları şunları içerebilir:

  • Erektil disfonksiyon
  • Cinsel istek kaybı
  • Sıcak basması
  • Meme dokusunun büyümesi
  • Osteoporoz (kemik erimesi) veya kemiklerde zayıflama.

Kemoterapi

Prostat kanseri tedavisinde kemoterapi genellikle daha ileri evrelerde veya diğer tedavilere yanıt vermeyen durumlarda kullanılır. Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini durdurmaya çalışan ilaçları kullanır. Ancak, prostat kanseri genellikle diğer kanser türlerine kıyasla daha az duyarlıdır ve kemoterapi genellikle diğer tedavilerle birlikte veya onlara ek olarak kullanılır. Kemoterapinin prostat kanseri tedavisinde kullanılmasının nedenleri şunlar olabilir:

  • Metastatik Prostat Kanseri: Prostat kanseri metastaz yapmış ve vücudun diğer bölgelerine yayılmışsa, kemoterapi yaygın olarak kullanılabilir. Kemoterapi, metastaz yapan kanser hücrelerini hedefleyerek kanserin kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
  • Diğer Tedavilere Dirençli Kanser: Hormon terapisi veya radyoterapi gibi diğer tedavilere yanıt vermeyen veya direnç gelişmiş prostat kanseri durumlarında kemoterapi kullanılabilir.

Kemoterapinin prostat kanseri tedavisinde kullanılmasının bazı yan etkileri olabilir. Bu yan etkiler, kemoterapinin tipine, dozuna ve tedavi süresine bağlı olarak değişebilir, ancak genellikle şunları içerebilir:

  • Bağışıklık Sistemi Zayıflaması: Kemoterapi, kemik iliğindeki hücre üretimini etkileyebilir ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir. Bu, enfeksiyonlara karşı artmış riskle sonuçlanabilir.
  • Kanama ve Kanama Eğilimi: Kemoterapi, kan hücrelerinin üretimini etkileyebilir ve anemi (düşük kan sayımı), trombositopeni (düşük trombosit sayısı) ve kanama eğilimini artırabilir.
  • Mide Bulantısı ve Kusma: Kemoterapi mide bulantısına ve kusmaya neden olabilir. Bu etkiler genellikle antiemetik ilaçlarla yönetilir.
  • Saç Dökülmesi: Kemoterapi saç dökülmesine neden olabilir. Bu genellikle geçicidir ve tedavi sona erdikten sonra saçlar yeniden büyüme eğilimindedir.
  • Yorgunluk ve Halsizlik: Kemoterapi yorgunluk ve halsizlik hissine neden olabilir.
  • Diğer Yan Etkiler: Kemoterapinin diğer yan etkileri arasında iştah kaybı, ağız kuruluğu, cilt problemleri ve sinir hasarı sayılabilir.

Kemoterapinin yan etkileri ve etkinliği hakkında daha fazla bilgi almak için hasta ve doktor arasında iletişim çok önemlidir. Hastalar, kemoterapi sırasında ve sonrasında yaşadıkları herhangi bir yan etkiyi doktorlarına bildirmelidirler, böylece uygun destek ve yönetim sağlanabilir.

İmmünoterapi

İmmünoterapi, bağışıklık sistemi üzerinde çalışarak kanser hücrelerini tanıması ve yok etmesi için uyarıcı ilaçların kullanıldığı bir tedavi türüdür. Prostat kanseri tedavisinde kullanılan immünoterapi yöntemleri şunlardır:

  • İmmün Kontrol Noktası İnhibitörleri: Bu ilaçlar, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine saldırmasını önlemesine yardımcı olan kontrol noktası proteinlerini hedefler. Kanser hücreleri, bağışıklık sisteminin normal işleyişini engellemek için bu kontrol noktalarını kullanabilir. İmmün kontrol noktası inhibitörleri, bu kontrol noktalarını bloke ederek, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine saldırmasını teşvik eder. Prostat kanserinde özellikle PD-1 inhibitörleri kullanılabilir.
  • PD-1 İnhibitörü (Pembrolizumab): PD-1 inhibitörleri, bağışıklık sisteminin T hücreleri üzerinde bulunan bir kontrol noktası proteini olan PD-1'i hedefler. Bu ilaç, PD-1'i bloke ederek, prostat kanser hücrelerine karşı bağışıklık tepkisini artırır. Bazı prostat kanseri hastalarında umut verici sonuçlar elde edilmiş ve bu tedavi yöntemi araştırılmaya devam etmektedir.
  • Hedefe Yönelik Tedavi: Belirli genetik özelliklere sahip hastalarda hedefe yönelik tedaviler kullanılabilir. Örneğin, BRCA1 veya BRCA2 gibi DNA tamir proteini hasarı olan hastalarda, PARP adı verilen bir DNA tamir yoluğu etkili olabilir. PARP yolak durdurucuları, bu yolakları bloke ederek, kanser hücrelerinin ölümüne yol açabilir ve hasarlı genetik materyalin düzeltilmesini engelleyebilir. Veliparib, olaparib ve niraparib gibi ilaçlar bu tedaviye örnek olarak verilebilir.

Bu immünoterapi ve hedefe yönelik tedavi yöntemleri, prostat kanseri tedavisinde kullanılan geleneksel tedavilere alternatif veya ek olarak kullanılabilir. Ancak, her hasta farklı olduğu için tedavi seçimi, hastanın genel sağlık durumu, kanserin evresi ve diğer faktörlere bağlı olarak belirlenmelidir.

Takip süreci

Prostat kanseri tedavisi sonrası takip süreci, hastanın sağlık durumunu izlemeyi, tedavinin etkinliğini değerlendirmeyi ve olası tekrarlayan kanserleri (nüksleri) erken tespit etmeyi amaçlar. Takip süreci, genellikle prostat kanseri tedavisi sonrası düzenli doktor ziyaretleri ve belirli tıbbi testlerin yapılmasını içerir. İşte prostat kanseri takip sürecinin genel bir özeti:

  • Düzenli Doktor Muayeneleri: Tedavi sonrası hastalar, genellikle belirli aralıklarla doktorlarına düzenli muayenelere gitmelidirler. Bu muayenelerde doktorlar, hastanın genel sağlık durumunu değerlendirir, semptomları tartışır ve muhtemel nüks belirtilerini izler.
  • Rektal Muayene: Eğer prostat kanseri tedavisi sırasında prostat alınmamışsa veya kısmen alınmışsa, rektal muayene önemlidir. Bu muayene sırasında doktor, parmağını rektum içine sokarak prostatın boyutunu, kıvamını ve şeklini değerlendirir. Bu, olası tümör büyümesini veya nüksü belirlemede yardımcı olabilir.
  • PSA Testi: Prostata Özgü Antijen (PSA) kan testi, prostat kanseri takibinde önemli bir role sahiptir. PSA seviyeleri, prostat kanseri tedavisi sonrası izleme sırasında düzenli olarak ölçülür. Yüksek veya artan PSA seviyeleri, prostat kanserinin nüks ettiğini veya tekrarladığını gösterebilir.
  • Görüntüleme Testleri: Doktorlar, prostat kanseri tedavisi sonrası takipte bazen görüntüleme testleri kullanabilirler. Bu testler, nüks riski olan bölgeleri belirlemeye ve kanserin yayılma durumunu değerlendirmeye yardımcı olabilir. Görüntüleme testleri arasında bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve kemik taramaları yer alabilir.
  • Diğer Testler: Bazı durumlarda, prostat kanseri tedavisi sonrası takipte diğer testler de kullanılabilir. Bu, hastanın özel durumuna ve tedavinin türüne bağlı olarak değişebilir.

Takip süreci, prostat kanseri tedavisi sonrasında hastaların sağlık durumunu yakından izlemeyi ve olası nüksleri erken tespit etmeyi amaçlar. Takip süreci, tedavinin etkinliğini değerlendirmenin yanı sıra, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve tedavi sonrası olası yan etkileri yönetmek için de önemlidir.

İleri ve Tekrarlayan (Nüks) Kanser

Prostat kanseri prostatın ötesine ve genellikle kemiklere yayılır. Buna ikincil kanser veya metastaz denir. Kemiklerdeki kanser ağrılı olabilir ve kemik kırılmalarına veya diğer yan etkilere yol açabilir.

Prostat kanserinin kemiklere yayılmasını önlemek veya kemiklerdeki ikincil kanserle ilişkili belirtileri hafifletmek için yapılan tedavi şunları içerebilir:

  • Kemikleri güçlendirmeye yardımcı olabilen ve hormon tedavisi görmüş erkeklerde de kullanılan bisfosfonatlar
  • Kemik ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilecek harici ışın radyoterapisi
  • Kemiklerin korunmasına yardımcı olmak için deri altına enjekte edilen denosumab gibi monoklonal antikorlar
  • Ağrıyı hafifletebilen ve PSA seviyelerini düşürebilen kortikosteroidler
  • Vücuda enjekte edilen ve kanser hücrelerini yok edebilecekleri hasarlı kemik bölgelerine yerleştirilen radyofarmasötikler (radyoaktivite içeren ilaçlar)
  • Ağrı kesici ilaçlar

Prostat kanseri tedaviden sonra tekrarlayabilir (nüks edebilir). Kanser, prostatta veya vücudun başka bir yerinde tekrarlayabilir ve bölgesel veya uzak (genellikle metastatik kanser olarak adlandırılır) olarak sınıflandırılır.

Prostat kanseri nüksettiyse uygulanacak tedavi türü birincil kanserinizin nasıl tedavi edildiğine bağlı olabilir. Tekrar aynı tedaviyi veya farklı bir tedaviyi alabilirsiniz.

E-Bültenimize Kaydolun